16 Haziran 2014 Pazartesi

bizim küçük cadı büyüdü :)

Efendim  öncelikle    tekrardan    selam    olsun   tüm dostlara    malum  bizim    küçük    hamın   mezuniyeti  vardı       oldu   bitti     çok şükür      hepsi   bir  birin  den  güzel  kızlar   erkekler    giyinmişler   süs-lenmişler   geldiler   :)      güldüler   eğlendiler    coştular   tabi   bizler   bir  kaç   arkadaşlara    annem     ve   benim    kankam     can dost  diloş   :) ve   Ortancı  kızı    gözde     can  kardeşim :)     hanımları  içeri   bıraktık     sahile   de   denize   karşı     çaylarımızı   içtik    güzel    sohbetler    onlar   içeride   eğlendi   bizlerde   dışarıda  iyi   oldu   bizler  için de :)     ve  onlara  okumayı  yazmayı       arkadaşlığı   dostluğu   değerleri   öğreten   güzel   insan    Nalan   öğretmenleri   ve    branş   öğretmenleri ve   güzel   bir  gün oldu   hepsi   ve  bizim    için  de   zaman   o  kadar   hızlı   akıp  geçiyor ki  daha   ben  kendim   çocukken  kafamı   bir  kaldırdım   aynaya  baktım   ben   çoktan   büyümüşüm  dizlerim de  ki  yaralar  çoktan   kapanmış   Saçlarımın  arasına     gizlenmiş   bir  kaç  beyazlık   olmuş   bile  :)     zaman   kavramı   denen   şey  dipsiz   bir  uçurum  gibi   sonunun   nerede  biteceğini   bilemiyoruz   tıpkı   yağan  yağmurlar  gibi   bir  bakmışım  ki  daha    dün   gibi   yüzü  gözü   toz  pas  içinde   sokaktan  içeri   girmeyen   her  seferin  de  Çizgili m  cd si  almadan   eve  girmeyen   o  tombul   yanaklı   kırmızı   suratlı   küçük kız   çocuğu  şimdi    büyüdü     henüz ilk  okula giderken   şimdi  kocaman   bir  genç kız   oldu   liseye  başlıyor   Rahmetli   Cem  karacanın   bir   şarkısı   vardı  Mahsun  Kırmızı gülle   seslendirmişti .
Hayat film gibi son yazar biter Dert etme kendine gülümse yeter
Hayat devam ediyor bak
En güzel şey mutlu olmak
Gideceğiz çırılçıplak
Hayat ne garip of
Hayat çok garip...


Ne güzel söylemiş hayat çok garip... gerçekten de öyle annem işe giderken bana emanet ettiği küçük cadıyı o zamanlar    tüm yaramazlıklarıyla ortalığı bir birine katan bir  pasaklı  bir  kız çocuğuydu  :)  ağladığı   zaman   susturmaya   çalıştırdığım  tiz  çığlıklarıyla   mahalleyi  inleten   pasaklı  cadıydı  uykusu   gelince  ilahiler  dinleyerek  uyuyan   pasaklı  cadıydı  :)  şimdi   dönüp    bir  geriye   bakanca  çok  çok   şey yaşamışız   görmüşüz   diyeceksiniz ki   yaşın kaç  ki  daha  ne  gördün  der  gibi   dediğinizi   duyar  gibiyim  :)    yaş  28   ama   yokluğu da   gördüm  varlığı da   en  önemlisi   İstanbul  gibi  koca   bir  şehirde  hayat  mücadelesi   verdik  annemle   ve  Osman'la  acıyı  hüznü  mutluluğu  sevinçleri  yaşadık   çok  şükür  ki halimize  ve  bugünümüze   hayatın  bir yerlerinin  den  tutunarak   devam  ediyoruz   yaşamaya   Rabbım  ömür  verdikçe
inşallah  hayat   neleri   getirir   neleri   bırakır    bilemeyiz  Rabbım  her şeyin   hayırlısını    versin  cümlemize .

..buda   bizim  küçük  cadı    ve   arkadaşlarıyla   :) 


işte  bu  o  pasaklı   küçük kız  :) 














15 Haziran 2014 Pazar



Mavi   yeşil  sevdalarda   sevdim seni  yosun  tutmuş  yalnızlıklarımda   sevdim  mavi  bir     meltem   gibi   rüzgarın   kimsesizliğin  de   sevdim   oysa   ben  seni   mavi  yeşil   sevdalar  da    sevdim  hepsi   bu işte ...sessiz   kaldım.. güzel  insan   yolcudan   çaldım  resmi  de :) 

9 Haziran 2014 Pazartesi

Bizim cadının mezuniyet öncesi :)

Efendim   öncelikle   tüm  dostlara    selam   olsun  şehri-İstanbul'dan   her  zaman  ki  gibi   malum   artık  okular   kapanıyor   mezun   olanlar  orta  okul ,lise üniversite   bitirenler   var     malum   kızların   mezuniyet  ve   erkeklerin   kıyafet  dertleri   var  en   çok  tabi ki de  genç   kızların :)   hele  ki  benim  küçük  kardeşim   kendi   ortaokulu   bitirdi     liseye   geçiyor      yaklaşık   1  ay önceden    başladık   elbise   bakmaya   artık    çok  kadar  çok  elbise ye   ayakkabı    çanta   takılar   görmekten   bana   bir   haller  oldu  ikin   önce   aldık  hanıma   bir  elbise   güzel  sade  ve  şık  bir  elbise   siyah   dantelli   bir  elbise   aldık    hanıma   yarın   veda    balosu   var  ayakkabısı   yok   bizim  buraların   ne  kadar  ayakkabı   mağazası   varsa  annemle  gezdik   bulamadık   çoğu   bulduğumuzu    bizim  küçük hanım beğenmedi    çoğunu da  biz beğenmedik annemle  :)   tam  bir  ayakkabı   bulduk   dedik   annemle   onun da   fiyatı  uçuktu  :)   şahsen   ben   bir  ayakkabıya   100 lira  ,200   lira  gibi   uçuk   fiyatlar   veremem  :) annemle   beğendiğimiz   ayakkabıda   sözde  indirimli   fiyatıymış   300  liradan   200   liraya  inmiş   annemle    fiyatı   duyunca   hemen   kaçtık   mağazadan  :) malum  herkes     bütçesine   göre    alıyor    bizde    öyle   ben   elbiseye   45   lira  vermişim  
ayakkabıya   o  parayı    vermezdim :) o  yoğun   temponun   ardından   hanım    elbisesi    çantası   takıları   tamam    bir  ayakkabısı   kaldı   onuda   yarın alacağız    inşallah  annemle   uygun   bir   yerde  bulduk   artık   annemin  hali  kalmayınca   yarına  bıraktık    kandın  bitti:)   tabı   bunların  yanın  da  bizim  Osman  efendi  de    üşütmüş   hasta   bugün  pek  sesi  çıkmadı    Osman  canın :)  annem   bir  ilaç   verdi    biraz  kendine   geldi   beyefendi  :)   son   günlerde   didi   diye   soğuk   çay   var  ona uyundu   kutuları   büyük olanlara    taktı   artık  onu alıyor   beyefendiye  :)   Osman  bu   bulur   kendine   bir şeyler     takılacak  :)  dün bitirememiştim  yazımı    bugüne   kaldı  :)  neyse  ki  bizim  baş  belasının   ayakkabısını  da  bulduk  aldık :)  her  şeyi   hazır   küçük hamın   orta okul   mezunun  da  böyleyse  bizimki   lise   ve üniversite  düşünemiyorum    valla  :)   son  bir işi  kaldı   hamın  kuaför  işi  :)  ben ki   pek  öyle  takıp   takıştırmayı    :)  sevmem   sadece   ve   biraz   rahat   giyinmeyi  severim  eteklere   elbiselerle   pek  işim olmaz :)      bu   cadıyı   ben  büyüttüm  ama  hiç bana   çekmemiş  valla  :)   ilk okul  öğretmenine  benzemiş   saolsun   kendisi   giyinmeyi  süslenmeyi    pek çok   sever   bunu da   tüm  okuttuğu  öğrencilerine   geçirmiş :)  mezuniyet ide   düzenleyen   ilk okul öğretmenleri :)  Rabbım  üniversite  günlerini  de  görmeyi   nasip-etsin inşallah  :)  artık   yarın  da   mezuniyette  olup  bitenleri  anlatırım :)  tüm  dostlara   selamlar  sevgiler   en  güzeline  emanetsiniz   ....  :)   Siz  dostlara da    bir    iki   resmini  paylaşırım inşallah  :)

2 Haziran 2014 Pazartesi

Yüreğimde Taşıdığım Çelimsiz Bir Cinayet........



Yüreğimde Taşıdığım Çelimsiz Bir Cinayet

“ Faili meçhul cinayetin prova öncesi “
….

Cesedime suni teneffüs yapılırken
Yürek damarlarımda aşırı dozda rastlanılan
Yalnızlığına inat
Gözlerim hep aynı saatte
“ Sana “ tehirli kalıyordu.
Yokluğunun darağacında
Bir şiiri kurban ederken
Sesini yarsızlığıma yâr ediniyordum
Yokluğunun kalabalığına yara kabul ediyordum.

Gözyaşlarımda kurulamaya niyetlendiğim
Bir kız çocuğunun kurak tebessümlerinde
Can çekişiyordu birkaç kelebek.
Tuzu eksik uykusuzluklarımdan
Gözlerine firar ederken
Her gece özlemine bedenimi tutuşurken



Dua üstü yakalanıyordum.
Ve faili meçhul tüm depremlerin enkazında
Ayrılığa atıfta bulunan
Tüm cinayetler üzerime kalıyordu.
Oysa yüreğim,
Kadavra hükmü zaptına geçirilse de
Üşüyen damarlarımın
Birkaç nefeslik hayat belirtisinde bile
En çok gözlerine/ gülüşlerine rastlanıyordu.

….

“ Faili belli bir cinayet sonrası “

Kemiksiz acılarımdan sızan
Bir kadeh tuz öpüyor yaralarımdan beni.
Ulu orta sızıyorum ayrılığın ortasına.
Bir yalnızlık yalpalıyor içimi.
Yüreğimde onurla taşıdığım çelimsiz bir cinayet.
Yalın ayak cümlelerimden yalakaya yatırılıyorum.
Sevdaya arka çıktıkça
Cümlelerimin ümüğü sıkılıp
Dudaklarıma on puntoluk suskunluk dikiliyor.
Orta yaş sancılarına varlığımla omuz verirken
Bir anlatım bozukluğunda
Nefesimdeki “ senin “
Son nefesini veriyor yüreğim.

Sesine kıvrılıp
Varlığına uzanmışken
Falakaya yatırılmış bir uykusuzluk.
İman tahtasına değen
Kör bir bıçak.
Yağmaktan kuruyan
Bir nehir gibi bir çift göz.
Üzerime bir beden bol gelse de
Kabir azabı gibi içten içe
Sızlayan bir unutulmuşluk.

İsmail SARIGENE